Sevgililer Günü, neyin gerçek olduğundan emin değilim artık

13:10 / Posted by Gay Vixen / comments (3)


Onsuz geçen bir sevgililer günü daha. Son iki yıldır hiç yanımda olamadı. Sevgililer gününde elime tek geçen içinde bir kutu çikolata bulunan ve gül yaprağıyla dolu bir kargo kutusu. Seni hep seveceğim diye de bir not. Bense ona kalp şeklinde bir anahtarlık aldım, aslında benim tarzım bir hediye değil ama ona kızgınken yaratıcı olamıyorum ne yazık ki. Bir de not yazdım. Nolursa olsun kalbim her zaman senin, diye. Kalbim her zaman onun. Ama neden onun kalbinin sadece bir yarısı benim? Dayan diyorum kendime. Dayan. Bir sonu olmadığını bile bile.

Boşlukta hissediyorum. Yapmam gereken şeyler var yapamıyorum. Hiçbir şey yapmıyorum ve canım sıkılıyor öylece saçma sapan geçiyor günlerim. Onun göğsünde uyandığım günleri öyle özlüyorum ki. Aslında çok içen biri olmama rağmen son bir aydır her akşam içiyorum. Ailemle yaşadığım için içmem tam bir eziyet. Aslında tutucu değiller kesinlikle her akşam bir kadeh kırmızı şarap falan gibi bir içme rutinim olsa izin verirler de böyle manyak gibi gin’i iki günde bitirmemi normal karşılamazlar tabi. Şişeleri saklamak bazen onlar odama geldiğinde sarhoş değil taklidi yapmak falan öff…


Dün sabah üyeliğimin olduğu tenis kulübündeydim. Hiç tenis oynamadım. Oynamak istemedim. Neden oradaydım onu da bilmiyordum. Alt katta soyunma odasının koridorunda aynaya bakan siyah saçlı benim yaşlarımda bir çocuk gördüm. Daha önce görmemiştim. Dikkatli bakınca onun o şehirdışındaki evdeki akık makyajlı psikopat gay olduğunu anladım. Hey tanıyorum seni dememle birlikte I dont speak turkish şeklinde lafı yapıştırması bir oldu. Hayır konuşuyorsun o üç gün boyunca konuşmuştun, dedim. Yüzüme baktı. O evdekiler neydi hala inanamıyorum dedim. Hala cevap yok. Konuş dedim çok sinirlendim bir anda. Bezgin bir ifadeyle ne istiyorsun dedi. Özür diledim ona kızmak istememiştim sadece bana sarılır mısın dedim. Dudakları alaycı bir biçimde yukarı kıvrılırken benim çıkarım ne olucak diye sordu. Bir an bi afalladım, ne istiyorsun ki dedim. Para, dedi. Evet ilginç bir diyalog biliyorum ama bazı şeylerden sonra hiçbir şey ilginç gelemez artık bana. Ne kadar dedim. Ne kadarın var dedi. Bilmem diye cüzdanımı açtım çok para almamıştım. Hahah diye soğuk ve kısa bir kahkahadan sonra bana sarıldı. Çok mu yalnızsın dedi. Evet çok dedim gözlerim dolmuştu. Numaranı verir misin rica etsem dedim. Telefonuma yazdı. Çok arama mümkünse dedi sonra aynada kendine bakmaya bir süre daha devam etti. Merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başladı ve oldukça atletik bir genç ona “where the fuck are you we are going” gibi bişeyler dedi. O da “I’m coming sweetheart” diye cevap verip “görüşürüz vixen” diyip o korkutucu gülümsemesiyle yukarı çıktı. Sonradan numaranın kimin adına olduğuna baktım ama rehberde kayıtlı değilmiş. Açıkçası kendimden de nefret ettim sonradan bu davranışım yüzünden. Güven problemlerim var. Hayır yok çünkü güvendiğim kimse yok.

Sadece Kapıyı Kapattım ve Soru Işareti

17:31 / Posted by Gay Vixen / comments (3)


Sevgilim dinliyor, sürekli dinliyor. Durmadan. AMA SADECE KENDİNİ. Beni ise hiçbir zaman. Beni bırakacaktı, arabadayken onunla hiç konuşmadım o ev arkamda kalmıştı ya mutluydum ve sessizdim. Ta ki o bozana kadar. Bir şey mi oldu, dedi. Evet dedim. Bir çok şey oldu sadece beni istemediğim bir eve üç gün hapsettin, dedi. Off saçmalama eğlendik işte dedi. Sustum ve geldik.
Görüşürüz dedi. Öpmek için uzandı. Bırak beni dedim. Kendimi geri çektim. Beni tuttu kendine çekti. Ve ona tokat attım. Iki yıldan sonra ilk defa onun canını acıttım. Ondan çok benimki acıdı gerçi. Gözlerim dolmuştu.
Arabadan hızla indim. Evime değil de eczacı arkadaşıma yürüyordum. Nereye gidiyorsun dedi bana camdan. Ağladığım görülmesin diye ters yönde hızla koşmaya başladım. Eczacı arkadaşımla aramız çok yakın. Yürüyerek beş dakika. Apartmana girdim. Dış kapı ilk defa açıktı yukarı çıktım ve tekrar kapıyı çaldım. Merhaba demeden valium istiyorum dedim. Bana baktı ve esprili bir gülümsemeyle "Harika görünüyorsun...sana valium yerine şampuan versem?" dedi. Evet, 3 gün boyunca bi iğrenç bi evde yaşamak zorunda kalınca saçlarım karışmış olabilir. "Valium" diye tekrarladım hiç gülmeden. Gerçekten hiç yok, dedi. Sonra görüşürüz dedim. Onu da dinlemek istemedim açıkçası. Apartmandan çıktım, kar yağıyordu.
Ertesi gün bir kız arkadaşım aradı. Olayı anlattım. Dehşete kapıldı 10 dakika. Sonrasında beni hiç aramadığını söyledim. Ayrıldınız mı, dedi. Hayır, dedim. Biz ayrılmayız, dedim kendimden süphe ederek. Peki nesiniz o zaman şimdi kavgalı iki sevgili mi, dedi. Bilmiyorum, dedim. Koca bir soru isaretiyiz sanirim.

Labels: , , , , , , , ,

Garip Ev, tek istediğim çıkmak

12:33 / Posted by Gay Vixen / comments (10)


Üzgünüm bu yazıyı defalarca kere silip yeniden yazmam gerekti.
Çünkü nerde olduğumu bilmediğim bi yerdeyim, kimin odası bura bilmiyorum ve kimin bilgisayarı bu bilmiyorum her seferinde başka biri tarafından kovuluyorum bu bilgisayardan. Kocaman bi evdeyim bi çiftlik şehre çok uzak. En yakın komşu bi dağların üstüne kurulmuş bi apartman sitesi ama yürüyerek 30 dakika falan. Kulağa saçma gelicek ama çok korkuyorum.
Baştan alıyorum bir gay arkadaşım parti veriyordu. Şehrin dışında bir çiftliği var. Aslında bu ev yazlıkmış ama sömestr boyunca o arkadaş ailesinden almış. Ben gitmek istemedim. Saat 9'da. Ama erkek arkadaşım gitmek istedi. Bu evdeki üçüncü iğrenç günüm. Herşey ÇOOK garip. ÇOOOOOOOOOOOK garip ve işin komiği kimse bunları garip bulmuyo. Tıpkı bi korku filmindeki gibi bura. Buraya geldik akşam 9u biraz geçe. Ve salonda bi kalabalık vardı ve parti falan yoktu. Evet yoktu. Kocaman salonda bi kalabalık vardı. Gay/straight karışık. Evin mimarisi şöyle salon çok kocaman ve tavanı 2. katın tavanı. Yani koridorlar balkon şeklinde. Hani alışveriş merkezi mimarisi olur ya kenarlarda mağazalar üst katta olsanız bile aşağı bakabilirsiniz balkon gibidir. Aynen böyle. Burdan nefret ettim bahçeye adım attığımdan beri. Partinin iptal olduğu söylendiğinde gitmek istedim. Ama erkek arkadaşım istemedi. Neden? BEDAVA İÇKİ. Çok fakir ya. Ev sahibinin arkadaşı utanmadan şu teklifi yaptı bi de "eğer çift yatak isterseniz bodrumdaki misafir odası çift yataklı bodrum olduğuna bakmayın 2 penceresi var". Yok artık oha. Bi de mahzene kilitle istersen. Korkudan ölmüşüm bodrumda mı kalıcam. Pijamam bile yok ve bir evde kalıyorum ve bu 3. gün. Herkes sarhoş gibi herkes uçmuş durumda ve sebep sadece alkol değil bence. Sadece alkolle insanlar uçamaz bu kadar.

Evdeki diğer misafirlerle de hiçbi samimiyetim yok. Hava iğrenç sürekli gri aralarda kar yağıyo ve işin komiği insanlar ÇOK MUTLU. Ama olmamalı bir şeyler YANLIŞ. İnsanlar parti var diye çağırıldıkları şehre uzak evlerde 2 gece kalıp 3. günün sabahında ellerinde biralarla jakuziye girmemeli. Paranoyak bi insan falan asla değilim ama gerçekten çok huzursuzum.
Yani birine bişe olsa herkes o kadar uçmuş ki kimse kimseye yardım edemez. Örneğin toza alerjim var ve ev çok pis. Ev sahibinin odasına gitmeye çalıştım bi kere ama ev sahibinin sağ kolu uyuyo şimdi dedi.
Erkek arkadaşım gayet mutlu bi halde jakuzide. Evdeki bira stoğu zaten hayrete düşürdü beni kaç koli var ya?
Ve evde yiyecek bir şey yok. Acıktığımı söyledim ve akşama mangal var cevabı aldım. Akşama kadar fotosentez mi yapıcam? Zaten arka balkondan nefret ettim bahçesi çok bakımsız ve topraklar da eriyen kardan ıslak.
Misafirlerden biri çok yakışıklı hem de çok. Ama o da çok garip biseksüel sanırım çok fazla 2 farklı kişiyle öpüştü.
Buradan nasıl çıkabilirim bilmiyorum. Keşke araba kullanmayı bilsem. Çok yalnız hissediyorum ve gidip eğlenmek istemiyorum. Alkol almak istemiyorum zaten ilk gece yeterince alıp kustum ve sonraki gün haşat haldeydim. Temiz giysiler istiyorum. Bu evden defolup gitmek herşeyin çözümü gibi geliyor şu an. Ev sahibinin sağ kolu dediğim insan feminen bir gay. Gözüne çektiği 100 kat kalem ve gecenin ilerleyen saatlerinde o kalemin akması da ayrı bi psikopat hava veriyo ona.
Karar verdim gidene kadar alkol almicam ya da odamdan çıkmicam. Ama çıkmam gerek sanırım. Zaten hafif hasta oluyo gibiyim. Alkol alamam en azından bi kişinin kafası yerinde olsun evde ve şu hasta ev sahibiyle konuşmak istiyorum. Benceo sağ kol arkadaş manyak ev sahibinden izin almadan yapıyo bunları.
Etraf çok dağınık. Tek bi müzik cd'miz var o da sössüz ve trance. Sürekli o çalıyo. Ne zaman biticek bu işkence? Sanırım yakışıklı misafir grup seks yapıyo o 2 kişiyle. En azından benim görüşüm o. Toplam 11 kişiyiz. Bizle birlikte 4 çift var. Arabanın anahtarını alıp kendimi sevgilimin arabasına kilitlemek istiyorum.
Çok mental bir yazı oldu farkındayım güya bir de iyi olduğumu kanıtlamak için yazıcaktı ama burdaki atmosfer berbat. Bana hak verirdiniz.